17 Ekim 2007 Çarşamba

* Kerkük : Irak’ta sırası gelen savaş


Nermeen Al-Mufti
09 Şubat 2007


Amerika Birleşik Devletleri analistlerine göre, Kerkük Irak’ta devam eden savaşın üçüncü cephesi olacak. Irak’ın çözümsüz problemlerinin ortasında bir diğer kriz yolda.
LA Times’da bir Kürt politikacının,Kürtler Kerkük’e “kanun veya güç” yoluyla sahip olmakta ısrar ediyor, dediği naklediliyordu. Irak Devlet Başkanı ve Kürdistan Yurtseverler Birliği’nin lideri Celal Talabani sık sık “Bir Kürt devleti imkansızdır” ve “bir Kürt devleti ancak Kürt şairlerin bir rüyasıdır” derken, Kürdistan Demokratik Partisi’nin lideri Mesud Barzani, “Bir Kürt devleti bir rüya değil gerçektir” diyor.
Bunu (rüyayı) başarmak için , “Biz Kerkük’ü bir diğer Felluce yapmaya hazırız” dedi, Kürt Yönetimi Bakanı ve 140 Normalleşme Komitesi üyesi Muhammed İhsan. Eğer Kerkük bir Kürt kenti idiyse niçin onlar tehdit ediyor, şehrin demografik yapısını değiştirmek için şanslarını deniyor ve sahte dokümanlar ve pasaportlar basıyor/dağıtıyorlar (Geçen hafta İsveç hükümeti Iraklı Kürt elçiden 26.000 Iraklıya verilen pasaportları açıklamasını istedi ki bunlar yasal dokümanlara sahip değillerdi.)
Ben kaç Türk politikacı ve yazar Kürtlerin, “Kerkük bir Kürt kentiydi ve hala da öyle“ iddialarını tekrar ediyor merak ediyorum. Bence onlar asla tarihi belgeleri okumadılar. Bu belgelerin arasında ikisi Irak hakkındaki en önemli belgeler sayılabilir. Birincisi, Stephen Hamsley tarafından yazılan, “Modern Irak’ın Dört Yüzyılı” (Four Centuries of Modern Iraq) ve ikincisi; Hanna Batatu tarafından yazılan ve 1978’de basılan, Eski Sosyal Sınıflar ve Irak’ın Yeni Devrimci Hareketleri”dir (The Old Social Classes and New Revolutionary Movements of Irak). İkisi der ki; sadece Kerkük değil, Küfri, Erbil, Tuz Humartu ve birçok başka şehirler Türkmenler tarafından iskan ediliyordu. Çalışmasında Kerkük’teki çoğunluk olarak Türkmenler hakkında yüzlerce belgeyi referans gösteren Batatu, Kürtler Kerkük’e 1927’den sonra petrol sahalarında çalışmak için gelmeye başladılar,diyordu Biz, 400.000’den fazla Türkmen’in yaşadığı, eski rejim tarafından Kürtleştirilen Erbil nasıldır biliriz.
Kerkük nüfusu, Araplaştırma kampanyasıyla, 864.000 idi. Kim inanabilir ki, Kerkük’e girmeye zorlanan 600.000’den fazla Kürt Kerkük kökenlidir? Öyleyse, Niçin onlar kamplarda ve Olimpik Stadyumda yaşıyorlar? Onların evleri nerede? Yine, Kim inanabilir ki, onların evleri yıkılıyordu? Kerkük’te yaşayanlar bilir ki, eski rejim Kürt mahallelerinde 100 ev yıkarken çoğunlukla Tesin, Hamzalı ve Kala’a gibi Türkmen mahallelerini ve Al Tayran’ın karışık mahallesini yıktı. Şurası açıktır ki, Kürt propagandası onların iddialarını tekrarlayarak Türk hükümetini Kürt Yerel Yönetimi ile görüşmeye çağıran kişilere iyi ödeme yapıyor.
Kerkük meselesi bir Irak veya Türkmen meselesi değil bölgesel bir meseledir. Kendimi yine bir Amerikan askeri sitesi tarafından yayımlanan yeni Orta Doğu haritası hakkında konuşurken buluyorum. O harita bütün bir bölgeyi –Türkiye, Irak, İran ve diğer ülkeler- “Kürdistan” diye anılan İsrail benzeri bir “devlet” yaratmak için bölünmüş olarak gösterdi. Siteye göre haritanın başarısı, Amerikan çıkarlarını korumasıydı ancak, milyonlarca sivilin kanı pahasına. Kerkük bir dönüm noktasıdır bu haritada. Bush yönetimi Irak’ın tümünü kontrol eder, hükümetin işlerine dahi müdahale eder, Kerkük hakkında şu an konuşulurken bu yönetim yorumsuz bir söze sahip, “Bağımsız bir ülkenin içişlerine karışamazsınız!” Bu “bağımsız” ülke Irak’tır. Kötü bir şaka fakat daha kötüsü hala Kürt iddialarına inanıyor gibi görünmektir.

İngilizce’den tercüme eden Gürkan Biçen
http://www.thenewanatolian.com/opinion-22781.html

Hiç yorum yok: