17 Ekim 2007 Çarşamba

* Tebriklerimiz Türk Halkına


Tebriklerimiz Türk Halkına
Israil Shamir
27 Temmuz 2007

Tebriklerimiz, İslami Partinin seçim zaferi sebebiyle Türk halkına! Bu kaçınılmaz bir olaydır: Doğu Tanrı’ya döner ve kendi yolunu arar. İstanbul Gazze’yi izledi: AKP yönetimi Filistin yönetimi Hamas’a, İslami İran’a, Ortodoks Yunanistan’a ve Rusya’ya, Irak yakınındaki işgal karşıtı dini kuvvetlere dost olacak. O, onun Amerikan sever ve Tanrı düşmanı generalleri, Türk Dahlanları, kışlalarına sokulurken, Doğulu mozaikteki süsleyici yüksek mevkiini yine alacak. Milliyetçiler bizi bölerken, Tanrı inancı bizi birleştirecek.

Atatürk’ün mirası, bu milliyetçi doktrinlerle fazlaca uzun karasevda, gereğinden fazla bulundu. Bu, Türkiye bakiyesinin kurucusu, Birinci Dünya Savaşının sonuçları sebebiyle ülkedeki büyük yıkımla iktidara geldi. Türkiye Avusturya’nın kaderine katlandı: her iki ülke muzaffer Anglo-Amerikanlar tarafından parçalanıyordu. Her ikisi şiddetli milliyetçi liderler doğurdu: Adolf Hitler din karşıtı ve milliyetçi olarak Kemal Atatürk gibiydi. Onlar yalnız değildi: Aynı zamanda / aynı derecede din karşıtı rejimler Rusya ve Meksika’da iktidara geldi. Lenin “bozhenka”yı küçümseyen konuşma yaparken, Atatürk onun ateşli rakısını Ramazan ayında halk mekanlarında onun dini inancı küçük gördüğünü göstermek için içmeye meyyaldi. Dünyanın öbür ucunda, Japonlar ve Çinliler Buda’ya karşı ayaklandı.

Bugün, Atatürk ve onun seleflerini, Genç Türkler (Jön Türkler), suçlamak kolaydır. Onlar, karanlık güçlerle, Siyonistlerle, Batılı emperyalistlerle ve de güçlü Masonlarla gizli ilişkiler kurdular. Onlar yüzyıllar süren Türk İmparatorluğunun temelini yok ettiler. Onlar Türkiye’nin dilini ve kültürünü yok ettiler. Arap alfabesi yerine Latin alfabesini kullanmayı zorladılar ve milyonlarca Türkü cahil yaptılar. Onların yeni yazım yolu eski edebiyat ve İslam kültürlerine komşuluk ile derin bir uçurum yarattı. Onlar toprakları özelleştirdiler ve yeni bir topraksız sınıf yarattılar. Fakat bu sayıp dökmeye şu an ihtiyaç duyulmuyor.

Yine de, herhangi birisi onları anlayabilir. Eski rejimler Doğuyu Batı hücumundan korumaktan düştüler ve insanlar, ucuzluğun daha etkili Batılı Tanrısını tercih etmeleri yoluyla, bu hata için tanrılarını cezalandırdılar. Yönetimi ve orduyu modernize etmek ve Batılı düşüncelere daha uygun yeni bir dil bulmak kaçınılmaz bir ihtiyaçtı. İnanç, eski rejimin sütunu olarak telakki ediliyordu. Öyle ki, o gitmek zorundaydı. Hala korkutuluruz: Ermenilerin karşı koyuşu, Yunan ve İngiliz saldırıları, Atatürk kurtarılabilir ne varsa bir kısmını kurtardı, buna rağmen, korunulması gereken ne varsa çoğunu kaybetti.

Bu gelişme trajik ama bağışlayıcı bir şekilde kısa ömürlüydü. Doğunun insanları tıpkı öğretmen sınıftan ayrıldığında okul çocuklarının durumu gibi gem vurulmamış bir serbestliğe koşmuştu. Çok kısa zaman sonra onlar fark ettiler ki, bu hoşgörüsüz öğretmenin yerini çok daha güçlü zorbalar alıyordu ve onların özgürlüğü sadece kısa zamanlı bir illüzyondu. Atatürk’ün takipçilerinin yönetiminde Türkiye, Amerika Birleşik Devletleri tarafından sömürgeleştirildi; NATO üsleri onun topraklarına yayıldı ve Altıncı Filo onun limanlarında evinden uzak yeni bir ev buldu. Siyonistlerin Osmanlı İmparatorluğunun parçalanmasına büyük katkı sağlamasına rağmen Türkiye, Siyonist devletin yakın dostu oldu. “Arap ihaneti”nin tarihi yapay olarak tanıtılır ve yayılırken tarihin bu parçası unutuldu.

Türkiye’deki müminlere yapılan zulüm yeryüzündeki herhangi bir yerdekinden daha uzun sürmüştür. Ruslar kiliselerini tamir etti ve Japonlar Jinjalarına (Japonların kullandığı tapınaklar. Ç.N) geri döndüler ama, Türkler hala sakal uzatamıyor veya milli kıyafetlerini giyemiyorlar. Chomsky’nin tercümanı (ve benimki de), dostumuz Fatıma, şayet evindeki kişisel mahremiyetinde değilse, çadorunu sadece Amerika’daki ziyaretinde giyebilir. Şimdi inşaallah, bu eski baskının kalıntısı kaybolacak ve Türkler Che Guevara gibi sakallarını uzatabilecekler.

Milliyetçi rejimin daha büyük problemi onun dayanışmasızlığıydı. Türkiye’de veya Filistin’de, ulusal elitler halka yeterince önem vermediler. Sıradan insanların refahını yükseltmekten ziyade onlar Avrupa’nın oyun alanına serbestçe girişi elde etmekle ilgileniyorlardı. İnananlar, Türkiye’nin ve Filistin’in sıradan insanları, onların halk kurumları yoluyla hayati ilgilerini korumak zorundaydılar. Bu kurumların dışında daha sonra İslami partiler yayıldı. Onlar, insanların isteklerinin doğru ifadesidir ve inşaallah bozulmadan kalacaklar.

Bu zafer Filistin için çok önemlidir. Özgürce seçilen Hamas hükümeti İsrail ve söz dinler Amerika ve Avrupalılar tarafından iktidarsız hale getirildi. Şimdi orada Siyonist blokajı kırmak için bir şans var. Bu, tüm dünya için önemli bir zaferdir, İslami bir Türkiye, İran’a olması yakın saldırıda Amerika Birleşik Devletleri’ne yardım etmeyecektir. İnşaallah Türkler ABD’ye üsleri ve limanları kullanmayı yasaklayacaklar, bu suretle saldırı planlarını bastıracaklar.

Milliyetçi partiler büyük bir yanlışa düştü: Onlar yasal olarak seçilen İslami partiyi Cumhurbaşkanını aday gösterme haklarından mahrum bıraktılar ve şikayet için Avrupa’ya gittiler. Böylece Kemal Atatürk’ün ana başarısını şiddetle zayıflattılar. Daha fazla zarara sebep olmadan önce onlar kendi kardeşlerinin örneğine, Cezayir’deki FLN generallerine ve Filistin’deki El Fetih’in savaş ağalarına bakmalıydılar ki, dindar partilerin haklı olarak kazandıkları seçim zaferini yalanladılar, sivil savaşa sebebiyet verdiler ve onların ahlaki varlıklarına tümüyle el koymaları sebebiyle insanların daha çok nefretini kazandılar. Orada halkın uygulamasına izin vermeyecek ama makul birinin bu yemi yutmayacağı, kana susamış herhangi bir generale desteğe hazır Batılı kuvvetler vardı.

İslami Parti AKP homojen değildir – orada Amerikan sever ve Doğu sever unsurlar vardır- öyleyken onun zaferi bir sondan ziyade sadece bir başlangıçtır. Eğer onlar, onların bağımsızlık yoluna sokulursa partideki arkadaşlarımız yoğun şekilde desteklenmeli: Filistin, İran ve Rusya ile sıcak arkadaşlık, komşuları Yunanistan ve Suriye ile tam bir işbirliği, Türkmenistan, Azerbaycan ve Özbekistan’ın sıkıca korunması, Kürt bölgesi dahil Irak’taki işgal rejimini samimiyetle reddetme, Hizbullah ve Müslüman Kardeşler dahil eski Osmanlı bölgesindeki dost İslami hareketlerin cömertçe desteklenmesi. Onlar sadece insani ve toplumsal tolerans ve dayanışma yaratma yoluyla Yahudi – Amerikan, “despot İslam” iddiasını tekzip edecekler.

Doğuda birçok değişiklik olacak. Eğer bizim düşmanlarımız kazanırsa, Doğu, savaş ağaları ve gangsterlerin yapboz oyunu içinde parçalara ayrılacak. Bu onların Osmanlı İmparatorluğuna yaptıklarıdır. Bu onların Irak’a yaptıklarıdır. Bu onların Filistin’de halen yapıyor oldukları ve İran için planladıklarıdır. Ama bugün, bu seçimlerden sonra, bu gelişme tek mümkün olan değildir. AKP zaferi, Batı kuvvetlerinin parçalamasından uzaklaşıp Doğu’nun yeni entegrasyonuna yönelen bir dönüm noktasıdır.

http://www.thetruthseeker.co.uk/article.asp?ID=6927

İngilizce’den tercüme eden Gürkan Biçen

Hiç yorum yok: